3 Ekim 2006

Çiçek Demeti

Bundan 30 yıl önce mutlu olmak daha basitti. Güzel bir yemek ya da yeni bir çift ayakkabi mutlu olmak için yeterliydi. Ancak günümüzün materyalist toplumunda seçenekler çoğaldıkça tatminsizlik, rekabet çoğaldıkça da huzursuzluk artıyor. Yukarıdaki yastığı gördüğüm an annelerimizin, büyükannelerimizin yaptığı elişleri aklıma geldi. Küçük dünyalarında ne büyük nakışlar işlemişler,anlatamadığı duygularını yaptıkları nakışlara renklerle, desenlerle anlatmaya çalışmışlar ve ne kadar mutlu, sevgi dolu yaşamışlar. Mutlu olmayan insanlar bu kadar yoğun emek ve göznuru gerektiren nakışları yapabilirmiydi dersiniz. Hiç sanmıyorum.
Bu yastık Sevgili Leman'ın öğrenciyken gerçekleştirdiği bir proje. Geleneksel nakış tekniklerini tanıtmak ve yaşatmak için okulda yüzyıllardır süregelen teknikler bilhassa öğretiliyormuş.O da şimdi kendi öğrencilerine öğretiyor. Geçmişimizden gelen tüm güzellikleri geleceğe taşıyabilmek için elimizden geleni yapmalıyız diye düşünüyorum. Katılırmısınız?

6 yorum:

Adsız dedi ki...

Nazlışım,kurabiyem,
Katılmamak elde mi sonuna kadar katılıyorum,ama yalnız nakış değil her tür mirasımızı korumak gerek :)
Lemanın yine bir şaheseri ellerine sağlık
sevgi ve selamlarımla

Adsız dedi ki...

katılırım adaşım ve arkadaşım katılmammı bi nakış sever olarak aynı şeyleri düşünüyorum. ve bu günlerde bi nakış yapasım var sorma gitsin...

işleme mükemmel leman hanımın ellerine sağlık...

Serra dedi ki...

Ben mutluluga biraz farkli bakiyorum. O zaman da simdid e etrafina gore insanlar mutlu olup olmadigina karar veriyor bence.Ortlama insanin sahip olduklari degistigi icin, kendimizi mutlu hissetmemize yarayan miktar da degisti. Yuzyil oncesinde bir insanin haftada 3 kez stres yasamasina sebep olacak sey varken, bugun gunde 120 sey oluyormus. Bunu dusununce mutlu olmak icin 100 yil oncesine gore cok sey istiyor gibi olmamiz normal diyorum ben.
Nakisa gelince, gene harika.

NuR dedi ki...

Sevgili Nazlım,
Sana tamamen katılıyorum, sadece teknolojik ilerleme vede tüketim politikasındaki değişim, eskiden lüks olanı, bizim ihtiyacımız haline getirdiğini eklemek isterim.Araç, telefon...vs gibi. Eskiden sıradan olan şey ise bizler için artık bir lüks. Temiz hava, tenha cadde, bol yeşillik, komşuluk, sevgi...vs.Eeee bunların eksikliği bizleri çok geriyor tabii. Canım kadim el-işleri benim de çok ilgimi çeker, ben de, senin gibi onların kaybolup gitmemesi için bir şeyler yapmak gerektiğini düşünüyorum. Leman yine döktürmüş, elleri dert görmesin.
Seni ve tontonunu öpüyorum
Sevgiyle kal

akçahan dedi ki...

Herşey materyalist bir ruhla ekonominin tarifinde gizli sanki." sınırsız ihtiyaçlarla, sınırlı kaynaklar arasındaki en mükemmel denge" şeklinde başlayan bir bakış açısında kanaatimce. İhtiyaçlar sınırsız değil ve olmamalı, sadece ve sadece tüketim endeksli bir mutlu olma fikri, sadeliği, az şeyle mutlu olmayı ve de etrafındaki insanları mutlu etme mefhumundan çok uzaklara, ben merkezciliğe; bırakın az şeyle mutlu olmayı, tüketim çılgınlığına, salt kendisi için yaşamaya, lakin buna rağmen mutluluğun engin sularına ulaşamamaya götürüyor. Güzel değerlerin, mutlu olma katsayısının yükseldiği bir dünya dileği ile Nazlıcığım.Sevgilerimle, hoşçakal.

Adsız dedi ki...

sevgili nazlı katılmamak mümkünmü. leman hanımın eline yüreğine sağlık. bizi biz yapan zaten kültürümüz değilmi. paylaşman da bir katılımdır. teşekkürler hoşca kal