2 Nisan 2007

Nakkaşlar








Herzaman hayranlık duyduğum, Osmanlı Dönemine ait müzelik nakışların nasıl yapıldığını merak etmişimdir. Giysilerde, Ev Eşyalarında veya Dekoratif olarak geniş bir yelpazede kullanılmak üzere yapılan bu nakışlar Nakkaşlar tarafından oldukça ciddi bir çalışma ile kollektif olarak gerçekleştirilirmiş.
Net'den aldığım bilgiye göre Nakkaş şu kimselere denilirmiş:
Müzehhipler: Tezhib yapan nakkaşlar
Musüccerlar: Portre yapan nakkaşlar
Tarrah: Bahçe resmi yapan nakkaşlar
Renkzenler: Nakışlara renk veren, renk atan nakkaşlar
Divarnakkaşları: Kalemişi denilen ve duvarlara yapılan nakışları gerçekleştiren nakkaşlar
Cetvelkeşler: Özellikle tezhiplerdeki cetvelleri çeken nakkaşlar
Çalışma alanı olarak Minyatürden tutun da, kitap, duvar, portre, çiçek ressamlığına kadar pek çok dalı olan bu Nakkaşlar ehl-i hiref denilen bir teşkilata bağlı olarak sarayda çalışıyorlarmış.

Osmanlıda Nakkaşların çalıştığı nakışhanede tamamiyle kollektif bir çalışma sözkonusu imiş.
Osmanlıda ehl-i hiref teşkilatına bağlı saray nakkaşları veya serbest olarak çalışan çarşı ressamları bulunduğu biliniyor.Bu nakkaşlar nakışhanelerde kolektif olarak çalışırlar,
Sernakkaş ismi verilen usta bir nakkaş, nakışhanenin başında bulunurmuş.
Nakışhanelerde usta-kalfa-çırak hiyerarşisi ile çıraklar ustalığa kadar yetişirildiği için bu teşkilat hem bir okul, hem de sanatevi hizmeti görürmüş. Bu manada Güzel Sanatlar Akademisi görevi yaptığı söylenebilir.
Yukarıda görülen fotoğraflardan ilk ikisi Ceket ve Cepken olarak, aşağıdakiler ise Yastık olarak kullanılmış. Geçmiş geleceğin aynasıdır derler, Türk insanlarının elişlerindeki yetenekleri atalarından kaynaklandığı bir gerçek.
Hepinize çok iyi bir hafta diliyorum sevgili arkadaşlarım.

8 yorum:

Şirin dedi ki...

Haftaya güzel bir başlangıç yapmısın Nazlıcığım!
Mis gibi ata sanatı... Buram buram Türk kokuyor... Ben atalarımın eserlerini görünce daha bi dolu dolu hissediyorum kendimi... gurur duymak bu demek herhalde... yakmak yıkmak yok etmek değil, incelikler içinde olmak... Ne ince ne zarif ne duygu yüklü desenler... Nasıl düşünen insanlar yapar bu güzellikleri... Güzel düşünen insan yapar! Demek ki atalarımız güzel insanlar! Demek ki biz de güzeliz değil mi Nazlı? Bak nasıl sözü getirdim bize bağladım:)

Admin dedi ki...

Nazli'cim, cok guzeller cok, baska ne denirki iyi bir hafta dilerim canim, sevgilerimle...

one ben bir sey dedi ki...

Nazlışım,
Bende tezhip ve hata meraklıyım ne güzel işler ama yapan ustalar gittikçe azalıyor paylaşım ve bilgiler için teşekkürler
sevgilerimle

Sanem dedi ki...

Işte bunlar tam da Berceste'nin aradığı Türk işi örnekleri, desenleri. Son yazdığı yazıya bir bak istersen canım.. Her geldiğimde beynim dolu gidiyor burdan..
Iyı haftalar
S.

Eduardo Costa dedi ki...

www.noivas-arte.blogspot.com deseja 1 Pascoa feliz

NuR dedi ki...

Sevgili Nazlım,
Verdiğin bilgiler harika, dilerim bu sanat eseri el işlemeleri yüzlerce yıl sonra da yapılsın. Canım sağlık problemlerim yüzünden bu aralar pek pc başına oturamıyorum, bir de üzerine bir isteksizlik, daralma geldi (bahar mı çarptı ne? ) Seni ve tonton teyzemi öpüyorum
Sevgiyle kal

akçahan dedi ki...

Nazlıcım,bilmediğim bir konu idi, çok teşekkür ederim. Nakışlar da çok güzel, sana da bahar tadında bir bahar ve güzel günler diliyorum arkadaşım.

Berceste dedi ki...

Umarım bu güzellikler yıllar yılı bizlerden sonraki nesillere de taşınır ve yapan ustalar, bir sonrakilere öğretir. Paris'te Versailles sarayını gezerken, Fransız devrimi sonrası oradaki herşeyin yağmalandığını, yok olduğunu ama kurulan bir cemiyet sayesinde sonradan eşyaların geri toplandığını öğrenmiştim. O da yetmemiş, o devrin el işlemeleri yıllar sonra da yapılabilsin diye, eski ustalar, yenilere öğretmiş ve çok büyük rakamlarla ifade edilebilecek maaşlarla sırf sarayın dokumalarını yapan ustalar varmış! Sonra bizim saraylarımızdaki küflenen, perişan olan işler, kırılan tabaklar aklıma geldi. Ne kadar üzüldüm!